Aşoka

Aşoka

Bir dinin yayılmasına etki eden önemli faktörlerden biri siyasi ve politik olarak desteklenmeleri ve devletin resmi dini olarak kabul edilmesidir. Hiç kuşkusuz Buddizm’in Hint alt kıtasına yayılmasında bu faktör önemli bir rol oynar. Maurya kralı Aşoka’nın Buddhizm benimsemesi ve devlet dini yapmasıyla Buddhizm neredeyse tüm alt kıtaya yayılma imkânı bulur. Aşoka Buddizm ve Buddha’nın dharma öğretilerini yayma çabalarıyla büyük bir model ve lider olarak hatırlanır. Bu yazımızda size Aşoka ve Aşoka nın Buddhizmi nasıl desteklediğin, Buddhizmin yayılması için neler yaptığından söz edeceğiz.

Aşoka Kimdir?

Aşoka Maurya İmparatorluğunun (MÖ 322-180) üçüncü kralıdır. Aşoka’nın hayatı hakkına yazıtlarda ve fermanlarda yazılan bilgiler dışında kesin bilgiler yoktur. Onun MÖ 3. yüzyılda yaşadığını düşülür. Purāṇa ve Mahāvaṃşa gibi kaynaklarda babasının ikinci Maurya imparatoru Bindusara olduğu belirtilir. Pāli kroniklerinde Aşoka’nın kral olmadan önce Uccain’de bir vali olduğu, Devi adında kadınla evlendiği anlatılır. Yine aynı metinlerde onun Mahendra isimli bir oğlu ve Sanghamitra isimli bir kızı olduğundan söz edilir. Tahta nasıl ve ne zaman çıktığı konusu net bir bilgi olmamakla birlikte MÖ 268-232 yılları arası hüküm sürdüğü tahmin edilir. Hırslı bir hükümdar olan Aşoka hem tahta geçmeden hem de tahta geçtikten sonra çok sayıda isyanı başarılı bir şekilde bastırır. O, imparatorluğun sınırlarını günümüz Afganistan’dan ve batıdaki İran bölgelerinde, doğuda Bengal ve Assam’a ve güneyde Mysore’ye kadar genişletir.

Aşoka’nın Buddhizm’i Benimsemesi

kalinga savaşı

kalinga savaşı

Aşoka’nın saltanatının ve hayatının dönüm noktası Kaliṅga’yı fethetmek için başlattığı savaş olur. MÖ 262’de gerçekleşen ve tarihe Kaliṅga savaşı olarak geçen bu savaş Aşokanın zaferiyle sona erer. Savaşta yüz binden fazla kişinin ölür ve yüz eli binden fazla kişi sürgün edilir. Aşoka savaştan sonra olayların durumunu araştırmak için dışarı çıkar. Ancak o yanmış evler ve dağınık cesetler dışında hiçbir şeyle karşılaşmaz. Savaşın acı gerçekleriyle yüz yüze geldikten sonra ilk kez eylemlerinin vahşetinin farkına varır boğulmuş hisseder. Tanık olduğu acı onu dramatik bir şekilde etkiler. Tüm bunlar Aşoka’nın Buddhizm’e yönelmesine sebep olur. Buddhizm’in öğretileri onun bakış açısını tamamen değiştirir. Bir daha asla şiddet uygulamayacağına yemin eder ve kendini tamamen Buddhizm’e adar. Savaşların yerine şiddetsizliği diğer canlılara vaaz eden “ahimsa” kuralını koyar ve uygular.

Savaş Sonrası Aşoka

Aşoka, Buddhizm’i benimsedikten sonra Buddizm’i her yere yaymak ve imparatorluğu içinde ahlaki, manevi ve sosyal yenilenmeyi sağlamak için bir kampanya başlatır. Yönetimde sadece tebaasının refahına odaklanır. Bu onun kalıcı miraslarından biri haline gelir.  Buddhizm ile devleti arasındaki ilişkiyi sağlamak için bir model olur. Tarihi net olarak bilinmese de MÖ 260 Aşoka Buddhizm’i devletin resmi dini ilan eder. Sıradan insanın acılarını anlayan bir adam haline gelen ve Buddhizm’i benimseyen Aşoka dharma’yı kırsal kesimdeki insanlarına vaaz etmek ve acılarını hafifletmek için periyodik turlara çıkar. Hatta bakanlarına ve diğer yöneticilerine de aynısını yapmalarını emreder. Halk tarafından dharma çalışmalarını teşvik etmek, nerede bulunursa bulunsun acıları dindirmek ve kadınların, uzak bölgelerde yaşayan insanların, komşu halkların ve çeşitli insanların özel ihtiyaçlarına bakmak için “dharma bakanları” olarak atanan özel bir yüksek memur sınıfı atar.

Hindistan tarihinde Dasa Raca Dharma (on kral kuralı) veya Buddha’nın kendisinin mükemmel bir hükümdarın görevi olarak belirlediği on kuralı uygulayarak bir Buddist devlet kurmaya çalışan ilk imparator olur.  Buddha tarafından vaaz edilen bu on ilkeye dayanarak, hayırsever ve hoşgörülü yönetiminin bel kemiği haline gelen Dharma uygulamasını yayar. On kural şu şekildedir.

  1. Özgür düşünceli olmak ve bencillikten kaçınmak
  2. Yüksek bir ahlaki karaktere sahip olmak
  3. Tebasının iyiliği için kendi zevkini feda etmeye hazır olmak
  4. Dürüst olmak ve mutlak bütünlüğü korumak
  5. Nazik ve kibar olmak
  6.  Tebasının imreneceği basit bir yaşam sürmek
  7. Her türlü nefretten uzak olmak
  8.  Şiddete başvurmamak
  9. Sabırlı olmak
  10. Barış ve uyumu teşvik etmek için kamuoyunun görüşlerine saygı duymak

aşoka fermanı

Bahsedilen bu kurallar çerçevesinde Aşoka on dört ferman yayınlayarak imparatorluğunun her yerine yaymaya çalışır. Bu on dört fermanı taş sütunlara ve levhalara kazınır ve krallığının etrafındaki stratejik yerlere yerleştirilir. Söz konusu fermandaki maddeler şunlardır:

  1. Hiçbir canlı katledilemez veya kurban edilemez.
  2. İmparatorluğu boyunca insan ve hayvanlar için tıbbi bakım sağladı
  3. Keşişler, her beş yılda bir imparatorluğu dolaşarak sıradan insanlara dharma ilkelerini öğretmeli
  4. Kişi her zaman ana-babasına, din adamlarına ve keşişlerine saygı göstermeli
  5. Tutuklulara insanca muamele edilmeli
  6. Tebaasını nerede olursa olsun veya ne yapıyor olursa olsun, yönetimin refahı ile ilgili endişelerini her zaman kendisine bildirmeli teşvik etti.
  7. Nefsine hâkim olmayı ve kalp temizliğini arzuladıkları için Bütün dinler memnuniyetle karşıladı.
  8. Tebaasını keşişlere, brāhmaṇlara ve muhtaçlara sadaka vermek teşvik etti.
  9. Dharma’ya saygı ve öğretmenlere karşı uygun bir tutum, İmparator tarafından evlilikten veya diğer dünyevi kutlamalardan daha iyi kabul edildi.
  10. Halkı dharma’ya saygı göstermiyorsa İmparator, şan ve şöhretin hiçbir şey ifade etmediğini düşündü.
  11. Dharma’yı başkalarına vermenin, birinin sahip olabileceği en iyi hediye olduğunu düşündü.
  12. Kim, aşırı bir bağlılıkla kendi dinini övüp, “Kendi dinimi yücelteyim” düşüncesiyle başkalarını kınarsa, ancak kendi dinine zarar verir.
  13. Ashoka, dharma tarafından fethin zorla fetihten daha üstün olduğunu vaaz etti. Ancak zorla fetih yapılırsa, bunun hoşgörü ve hafif ceza olması gerektiğini söyledi.
  14. 14 ferman, insanların onlara göre hareket etmesi için yazılmıştır.

Aşoka ve Buddhizm’in Yayılmasındaki Rolü

büyük stupa

Buddhizm’e geçtikten sonra Aşoka hayatı boyunca şiddetsizlik veya ahiṃsa politikasını izler. Krallığında hayvanların katledilmesi veya sakat bırakılması yasaklar. Halkını vejetaryen bir diyet izlemeye çağırır ve vahşi hayvanları barındırabilecek ormanları veya tarımsal atıkları yakma uygulamasına son verir. Kast sistemi onun gözünde var olmaktan çıkar ve tüm tebaasına eşit davranır. Bununla birlikte her insana özgürlük, hoşgörü ve eşitlik hakları verir.

Buddizm’in ideallerini yaymak ve insanlara Buddha’nın öğretileriyle yaşamaları için ilham vermek için uzak yerlere misyonerler gönderir. Hatta oğlu Mahendra ve kızı Sanghamitra da dahil olmak üzere kraliyet ailesinin üyelerini Buddhist misyonerlerin görevlerini yerine getirmeleri için görevlendirir.

Buddhist imparator Aşoka, Buddhistler için Stupa ve Vihara (tapınak) inşa eder. Stuplarından biri olan Büyük Sāṅchi Stupa 1989’da UNECSO tarafından dünya mirası alanı olarak ilan edilir.

Aşoka ve III. Buddhist Konsili

Pataliputa konsili

Buddha’nın ölümünden sonra Buddha’nın sözleri ve muhtelif konulardaki Buddhist keşişlerin davranışların hakkındaki görüş ayrılıklarının giderilmesi, Buddha’nın sözlerinin değişip karışmaması, Budist doktrinle ilgili ayrılıkları ortadan kaldırması için konsiller düzenlenir. Düzenlenen konsillerden üçüncüsü kral Aşoka’nın himayesi altında toplanan Pāṭaliputra (Patna) Konsili (M.Ö. 240)dir.

Konsil Buddhist keşişler arasında çıkan iki meselenin çözülmesi ve Buddhistlerin aralarında bir bölünme yaşanmaması için kral Aşoka’nın girişimiyle toplanır. Tatrışmaya sebep olan konulardan birinci bir arhatın (kurtulışa ulaşmış kutsal kişi) özellikleri ikincisi Sthaviravādinlerin (bu mezhep ileride Theravāda olarak devam eder) manastır yaşamıyla ilgili yeni kurallar koyması ve bunların Mahāsāṃghikalar tarafından kabul edilmemesidir. Dokuz ay süren konsilde Aşoka taraf tutmamış, tebaası arasındaki inanç birliğini ve ahengi sağlayarak mezhep kavgalarını önlemek amacıyla konsili desteklemiştir.

Konsil sonunda Kathāvatthu pakaraṇa metni oluşmuş böylece Pāli Kanon’un üçüncü bölümü Abhidhamma literatürü tamamlanır. Tripiṭaka/Tipiṭaka denilen Pāli Kanon metinleri tespit edilerek derlenir, metinlere son şekli verilir ve Buddha’nın doktrinleri kutsal kitap haline getirilir. Sthaviravādinlerin geleneksel görüşü olarak kabul edilmesi  kararlaştırılır. Buddhist öğretilerini anlatma ve yaymak için bazı Buddhist misyonerler ilk kez Hindistan dışına resmi olarak gönderilir.

Önerilen Kitap ve Makaleler

  • Yalçın Kayalı-Ilgaz Hakman, “Eskiçağ Hindistan Tarihinin İki Buddhist Hamisi: Maurya İmparatoru Aşoka Ve Kuşan Kralı Kanişka”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Doğu Dilleri Dergisi, C. VI, S.1.
  • Aşokāvadāna, çev. Ilgaz Hakman, ed. Yalçın Kayalı, Vakıfbank Kültür Yayınları, İstanbul 2022.
  • Ilgaz Hakman, “Aşokāvadāna’da Buddhist Kültürün İzleri ve Tarihi”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2020.
  • Yalçın Kayalı-Ilgaz Hakman Hint Buddhizmi’nin Tarihi, Kabalcı, İstanbul 2022.
  • Akif Göçmen-Ahmet Güç, “Konsillerin Budizm Tarihindeki Yeri ve Önemi”, İhya Uluslararası İslam Araştırmaları Dergisi, C. 8, S.2.

 

 

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir